Ürpertici bir doğa harikası olan Azmak çayı ile yıllar sonra tekrar buluştuk. Çarpıcı güzelliğinden elimde tuttuklarımı paylaşma zamanı. Azmak çayı ile buluşmamız dar vakitlere sığdı. Dar vakitler deyince önce Behçet Necatigil’in ‘Sevgilerde’ şiirine gitmek gerekir.
Sevgileri yarınlara bıraktınız
…
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
…
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek
…
Azmak çayında bir tekne turuna katıldık. Tur gezisi fedakarlık ister. Kendi kendinize pek kalamazsınız, tam istediğiniz gibi yaşayamazsınız geziyi. Dar vakitlerde, paylaşmasını bilmek gerek.
Çayın rengi çok etkileyici, derin sularda olduğunuzu hissettiriyor. Tekne ilerledikçe suyun altındaki bitki örtüsü büyüleyici renkleriyle gözümüzü kamaştırdı.
Orada demir atıp durmak lazım. Hani trende, metroda acil duruş için düğme, ya da kol olur ya öyle bir şey gerek.
Tekne turunda bize ördekler, kazlar eşlik etmeye başlayınca ortalık şenlendi. Ama ben daha çok suyun rengine kilitlenmişim. Suyun altında çayırlar suya boyun eğmişler.
Güneş ışığı harika yeşillikleri önümüze seriyor. Cennetlik bir yeşil …
Kamerayı bu yeşil renkle doldurmak için dikkat kesilmişim. Makinalı tüfek gibi çalışıyor kameram.
Bazı köşe bucak yerlerde ‘Özel mülktür girilmez’ tabelası görsek şaşırmayacağız. Suç işliyoruz sanki.
Göz açıp kapayıncaya kadar bitiyor tur. Bir daha! Bir daha! Bu suya tekrar dönmek gerek. Azmak çayını, çayın hasını, güzelce demlemek gerek! Demlemek deyince de Melisa Gürpınar’ın güzelim Semaver şiirini kürsüye çağırmadan duramam:
bir semaver kadar yaşlı doğdum
demlendi yüreğimde
buruk ve karanlık
nice aşklar
…
Yanlış anlaşılmasın Azmak çayının tadı ya da çağrışımları buruk ve karanlık olmadı. Çayı demleyince öyle bir çağrışım oldu sadece. Artık kafaca sonbahara hazırlandığım için olsa gerek. Yoksa Azmak çayı yaşama sevgisi ile doldurdu içimizi. O kadar ki bu tekne turu için ÖTV alsalar da olur!
Ertesi sabah … Milleti uyandırmadan Azmak’ın kıyısına koşturdum. Boğaz kıyısnda olduğu gibi pek çok yer kapılmış ve kapatılmış. Lokantalara girmeniz gerekiyor.
Yürümeye devam ediyorum. Kıyılardaki su artık sığlaşıyor.
Birisi Azmak çayına neden küser ki ! Neden sırtını dönmüş?
Nietzsche’nin bir deyişinin serbest çevirisi ‘Sahip olduklarımız arttıkça azalırlar’ diyor. Birileri Azmak’ı kanıksadı galiba. Yapmayın kardeşim. Azmak’ın kıymetini bilin …
Yükselen güneş ağır ağır akan suya ışık tutuyor…
Yağlı boya bir tabloya bakar gibi bakıyorum. Sabahın bu saatinde yalnızım, Azmak çayı bir tek benim için akıyor. Behçet Necatigil’in ‘Saklı Su’ şiirindeki gibi …
…
Gür bitkiler altında bir benim için akar
Alıngan, onurlu
İstemez görsünler saklı su
Azmak turu –derler ya- insanın ölmeden önce yapması gereken şeylerden biri. Sakın kaçırmayın.