Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun İstanbul Destanı adlı uzun şiiri böyle başlıyor :
İstanbul deyince aklıma martı gelir
Yarısı gümüş, yarısı köpük
Yarısı balık yarısı kuş
…
Bu blog’umun konusu yine martılar. Ama başladığımız şiiri bitirelim önce.
…
İstanbul deyince aklıma
Koca Sinan gelir
On parmağı on ulu çınar gibi
Her yandan yükselir
Sonra gecekondular gelir ardısıra
İsli paslı yetim
Eyy benim dev memesinde cüceler emziren
acayip memleketim
Uzun mu uzun, güzel mi güzel bir destan. Adeta bir film izliyorum: İstanbul’dan değişik manzaralar, değişik insanlar duygulandırıyor beni. Yeri geldi gülümsedim de :
…
İstanbul deyince aklıma kuleler gelir
Ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır
Ama şu Kızkulesinin aklı olsa
Galata kulesine varır
Bir sürü çocukları olur
…
Şiirin sonuna geldiğimde boğazımda bir şeyler düğümlendi. Aşağıdaki bağlantıyı izleyip bu güzel destanı okumalısınız.
http://www.siirdostu.com/tr/bedri-rahmi-eyueboglu-istanbul-destani
Martı fotoğraflarına dönelim …
Bu hafta usta sanatçı Ersin Alok’un İstanbul Fotoğraf Müzesindeki sergisine giderken ve dönüşte martılar fotoğraf çektirmek için yarıştılar yine! Portreler – Dağlar – Ersin Alok’un Renkli Dünyası olmak üzere üç başlık altında, üç salonda göz alıcı pek çok fotoğraf sergileniyor. Fotoğraf severlerin görmesi gerekir. Kişisel bir iki not düşmem gerekirse; Bilecik Armut Gölü ve Yalova Uçan Su Şelalesi’ni not aldım. Bir de, çok sevdiğim yazar John Le Carré’nin Gece Müdürü adlı romanının uyarlandığı TV dizisinde gördüğüm İsviçre Alplerindeki Zermatt dağı fotoğraflarına ayrı ilgi gösterdim.
Martılar … Arşivimde o kadar martı fotoğrafı birikti ki, artık sadece çok beğendiklerimi saklıyorum. Bu arada ilginç alt-başlıklar da oluşuyor. Bunlarda biri de ikili martı fotoğrafları.
Makinamın yüksek çözünürlüğü sağolsun! Vapurların peşine takılıp, atılan simit parçalarını kapmaya çalışan martıların ekranı boydan boya kaplaması hoşuma gidiyor.
Benzer bir fotoğraf daha; ama gün biraz ilerlemiş. Işığı neredeyse yandan alıyoruz, ton farklılaşmasını beğendim.
Ekranda fotoğrafları incelerken bir de bakıyorum, bir tanesiyle resmen göz göze gelmişiz …
İkili fotoğraflara devam edelim …
Can Yücel’in ‘Martılar ki’ şiiri şu dizeyle bitiyor :
Martılar ki sokak çocuklarıdır denizin
Bu dizeye eşlik etmesi için aşağıdaki fotoğrafı seçtim. Gelin arabasının peşinden koşan çocukların havasını yakıştırdım ….
Yakaladığım bir iki değişik poz daha var.
Bir sakat martı ile daha karşılaşmış olduğumu sonradan farkettim.
Sırada kendini dağıtmış gibi gözüken bir martı var.
Sonuncu fotoğrafta martı öyle bir yakalanmış ki biraz baykuşu andırıyor sanki …
Tam da ilkbaharı müjdeleyen bu günlere göre bir Orhan Veli şiiri ile nokta koyalım.
Gün Olur
Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.
Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüyünde ayrı bir telaş!
Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur, başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi…
Bana sorarsanız; bu şiirde en çok da çiçeklerin gürültüyle açmasını seviyorum.
Güzel fotoğraflar ve içinde martılar uçan şiirlerin yer aldığı “Kanat Çırpışıyla Şiirlere Dokunabilmiş Martılar ve 13 Martılı Şiir” başlıklı yazıyı okumanızı öneririm.
http://listelist.com/martili-siirler/
ve işte yine bir fatih gelincik farkı daha; bir film karesi gibi ilmek ilmek emekle dokunmuş
kareler tebrik ediyor 4nolu foto bence 10numara merakla yeni eserlerinizi bekliyoruz saygılar ……
Uğur, o beğendiğin fotoğraf benim için sürpriz bir hediye gibiydi. Yirmi dakikalık bir sürede bir dolu fotoğraf çektim, fotoğrafları büyük ekranda tararken karşıma o fotoğraf çıkıverince çok sevindim.
Teşekkürler
Cıvıl cıvıl olmuş bu sefer; hareket ve özgürlük, çok beğendim.
Beğendiğine sevindim. Gelinciklere “kağıttan yapılmış gibi” dediğini unutmuyorum.