Bir sonbaharı daha geride bırakıyoruz. Söylenenlere kulak verirseniz; güya yaz mevsiminin olanakları tükenmiş, soğuk kış günleri neredeyse kapımızdaymış. İnsanoğlu hem fiziksel olarak hem de ruhsal olarak içine kapanıyormuş. Hasat mevsimi olmasını bir kenara koyarsanız, sonbahar melankoli zamanıymış. Belki biraz doğruluk payı da var bu söylenenlerde ama benim sonbaharım bu değil. Sonbahar; coşkuyla tadını çıkarmaya çalıştığım, renklerine hasta olduğum bir mevsim benim için.
Bu sonbaharda Atatürk Arboretumunu sıkça ziyaret ettim. Bir gidişimden diğerine ağaçların nasıl yapraklarını dökündüklerini bile gözlemledim. Sıra paylaşmaya geldi.
Yukarıdaki fotoğrafta yaprakları sararmaya başlamış söğüt ağacının dalları arasından uzaktaki, yaprakları kızaran ağacın da farkedilmesini istedim. Nedense yıllar önce izlediğim Gizli Bahçe filmini çağrıştırdı; sanki o ağacı sadece oradan görebilirmişsiniz gibi…
Bu görkemli ağaca kayıtsız kalamazsınız. Kolay kolay fotoğrafınıza da sığdıramazsınız. Geniş açılı bir mercek gerekiyor. Geniş açıya geçmeden önce ağacımızı güneşin önüne bir perde çekerken de görüntüledik.
Geniş açılı merceğimizle ağacı bütün olarak Ekim başındaki haliyle görelim.
Sonbahar renklerine geri dönelim. Güneşin etkisi de olsa gerek; hemen oracıkta olup o anı tekrar yaşamak isteyebilirsiniz.
Yukarıdaki fotoğrafta her ağaç ayrı bir zamanı yaşıyor gibi. Bu noktayı aklımda tutup –kısmet olursa-gelecek yıl farklı alan derinlikleri denemek istiyorum.
Gelelim bu serinin en çok sevdiğim fotoğraflarından birine …
Ağacın yaprakları sanki dalga dalga kızarıyor. Kırmızı birşeyler duman gibi uçuşarak yükseliyor gibi. Umarım bu görüntü başkalarına da hitap ediyordur. Sözü “Güzellik bakan gözdedir” deyişine getireyim. Bize güzel gelen her şey başkalarına aynı güzellikte görünmeyebilir ama dik durmak lazım!
Atatürk Arboretumda adlarını bilemediğim pek çok, değişik ağaç türü var. Ama fotoğrafçı gözüyle ben isimlerine değil de renklerine takılıyorum. İşte size kısacık boylarına karşın göz alıcı sonbahar görünümleriyle dikkatimi çeken iki ağaç …
İlk fotoğrafta söğüt dallarının arasından görünen ağaca biraz daha yakından bakmadan geçmeyelim.
Atatürk Arboretumunun ‘ikonik’ görüntüsünü tekrarlamadan olmaz: sonbahar ve gölet.
Çıkışa yaklaşıyoruz, sonbahar renklerini sevenler için ağaçların arasına bir kez daha dalalım ve güneşi çağıralım …
Şükürler olsun diye başımızı yukarı kaldırdığımızda klasik bir görüntü bizi bekliyor.
Sonbaharın bitmesini istemiyorum ama düşen yaprakları toplayan küçük arkadaşımız işini bitirince mevsimlerden kış olacak …
Sonbaharı ve bu renk cümbüşünü kaçırmamak gerek her yıl ve her yıl yaşadıkça:)
Tümay Hanım,
Teşekkür ederim.
Aslında bugünlerde geriye bakıp sonbaharın son günlerini anımsatmayı planlıyordum.
Bir sanatçının alkış alıp da ‘bis’ yapması gibi olacak!!!